2019 ERKEN REZERVASYON FIRSATLARINI YAKALAYIN.... AYRICALIKLI OLMANIN TADINI ÇIKARTIN... DETAYLI BİLGİ VE REZERVASYON : 0224 225 4343 - 0534 835 86 85 (whatsapp)

Online Otel / Tatil Rezervasyonu


Booking.com

GEÇMİŞİN İHTİŞAMI KİEV




Kiev, Ukrayna’nın başkenti olmasının yanı sıra, ülkesinin idari, kültürel, ekonomik ve bilimsel merkezi konumunda. Dinyeper Nehri’nin ikiye böldüğü, Karadeniz’e doğru tüm doğal güzellikleriyle uzanan Kiev, yeşil alanları, ormanları ve kendine has bitki örtüsü ile su rezervleri ve gölleriyle çevresinden farklılaşıyor. Doğu Avrupa’nın da en eski ve büyük şehirleri arasında yer alan Kiev, Doğu Slav medeniyetinin göz bebeği. Tarihi dokuları ve kültürel mirasının yanı sıra, hızla gelişen modern yaşamıyla Kiev, ziyaretçilerine dolu dolu bir seyahat vadediyor. Ukrayna’nın başkenti ve en büyük şehri olan Kiev, Dnieper Nehri’nin hemen kenarında yer alıyor. Kiev, Doğu Avrupa’nın en önemli kültür, sanat ve endüstri başkentlerinden biri olarak biliniyor. Şehrin ismi, kurucusu olan ‘Kyel’ isimli kahramandan geliyor ve Slav kültürünün mirasları, tüm sokaklarında görülebiliyor. Sırasıyla Litvanya, Polonya ve Rusya egemenliğine giren Kiev, günümüzde bağımsız bir şehir ancak çok kültürlü yapısını halen koruyor.  Şehrin oldukça eski ve etkileyici bir geçmişi var, M.S. 9. yüzyılda kurulduğu düşünülüyor. Çok sayıda uygarlığın egemenliğine girmiş olsa da, şehir ve halkı Slav kökenlerini hiç unutmuyor. Sanılanın aksine, çoğu Doğu Avrupa ülkesi gibi soğuk ve sert bir iklimi yok, şehri çevreleyen ormanlar havayı ılıman hale getiriyor. Diğer bir deyişle Kiev’i her mevsim ziyaret edebilirsiniz, ancak bize sorarsanız asıl keyfi kış aylarında çıkıyor! Doğal güzellikleriyle de dikkat çeken ve halkı oldukça sıcakkanlı olan bu Doğu Avrupa şehri, onu keşfetmek isteyen ziyaretçilerini bekliyor.
İsmini İstanbul’da bulunan Ayasofya’dan alan Aziz Sofya Katedrali  11. yüzyılda inşa edilmiş. Zaman içerisinde etrafı çok sayıda Ukrayna Barok tarzında bina ile çevrelenen dini yapı, kentte Bizans mimarisinden izler taşıyan yapıların başında geliyor. 1000 yıllık geçmişinde Ortodoks ve Katolik topluluklar tarafından kullanılan kilise günümüzde müze olarak hizmet veriyor. Müzenin girişinde bulunan çan kulesine çıkarsanız, tüm şehri kuşbakışı görebilirsiniz.
Bulunduğu bölgeye adını veren manastır Kiev Pechersk Lavra 1051 yılında kurulmuş. Kurulduğu dönemde Doğu Avrupa’daki Ortodokslar için önemli bir dini merkez konumundaki manastırın altındaki mağaralar günümüzde müze olarak işlev görüyor. Keşişlerinin yaşamlarını sürdürdükleri, ibadet ettikleri galerilerin ziyaretçilere sergilendiği müze dışında alanda bulunan çan kulesi ve kilise bölümü görülmeye değer kısımları oluşturuyor.
Konstantinopolis’in ana kapısının kopyası niteliğindeki askeri amaçlı yapı olan Altın Kapı Kiev Prensliği’nin kurucusu Yaroslav Mudri’nin emriyle 1017-1024 yılları arasında inşa edilmiş. Güneş üzerinden doğduğu için yerel halkın “Gökyüzü Kapısı” ismini verdiği yapının neredeyse tamamı orta çağda yıkıldığı için 1982 yılında şehri yöneten Sovyet yetkililerin isteğiyle aslına en yakın şekilde tekrar yapılmış.
Dinyeper Nehri’nin kıyısında bulunan ve Aziz Sofya Kilisesi’ne göre kuzeydoğuda kalan bir uçurumun kenarında yer alan St. Michael Altın Kubbeli Katedral, ilk olarak 1108-1113 yılları arasında kurulmuş. Zaman içerisinde çevresine barok stilde binaların inşa edildiği katedralin manastır olarak kullanılan binası belirli aralıklarla yıkım ve yeniden inşa süreçleri geçirmiş. Altın kubbelerinin arasında Başmelek Mikail’e adanmış bir anıtın bulunduğu yapı mozaikleri ve freskleri ile ziyaretçilerini büyülüyor.
Dinyeper Nehri kıyısındaki bir tepede bulunan Mariyinsky Sarayı, Rus İmparatoriçesi Elizaveta Petrovna’nın isteğiyle 1744-1752 yılları arasında inşa edilmiş. Zamanının ünlü mimarı Bartolomeo Rastrelli’nin tasarımını yaptığı saray, Barok mimari stilinden izler taşıyor. Savaş döneminde Kiev Bağımsızlık Komitesi’nin karargâhı olarak kullanılan yapı günümüzde resmi resepsiyonlar, devlet başkanlarının kabul törenleri ve turizm amaçlı geziler için kullanılıyor.
1874 yılında kurulmasının ardından ismi uzun süre “Tsarsky” olarak anılan Mariinsky Park’a devrimin ardından yakınındaki saraydan esinlenilerek şu anki adı verilmiş. Etrafında çok sayıda resmi binanın bulunduğu park, sakin atmosferiyle yürüyüş yapmak ve fotoğraf çekmek için ideal. Üstelik parkta yürürken çeşitli dönemlerde gerçekleşen önemli olaylara adanmış anıtları ve bu olaylarda ölen kişilerin defnedildikleri mezarlıkları ziyaret edebilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder