Angkor Wat, ilginç gizemlere sahip olan bir tapınak. Kamboçya’nın kuzey batısında Siem Reap’ta yer alan bu tapınak hakkında bilinmeyen bir çok şey var. Örneğin; Kamboçya’da bütün tapınakların doğu yönüne bakmasına rağmen Angkor Wat’ın Batıya bakması, Surat tasvirlerininin kime ait olduğunun bilinmemesi, kabartmalardaki tanrıçaların tanınmaması, çok farklı dinlere ait heykellerin bulunması, tapınağın içerisinde kim tarafından getirildiği bilinmeyen Buda heykelinin belirmesi bu gizemlerden bazıları.
Yaklaşık 400 km boyunca uzanan Angkor Wat bölgesi Güneydoğu Asya’nın en önemli arkeolojik yapılarını barındıran bir yer. 9. ve 15. yüzyıllar arasında Khmer İmparatorluğu’nun bölgede bulunması Angkor’u arkeolojik kalıntılar açısından zengin bir hale getirmiş. Çünkü imparatorluğun mimariye verdiği önem, Güneydoğu Asya’nın neredeyse büyük bir bölümünü kaplayan bu topraklar için siyasi ve kültürel açıdan gelişmesinde büyük rol oynamış.
Ayrıca yapımı 12. yüzyıla dayanan ve dünyanın 8. harikası kabul edilen Angkor Wat tapınağının varlığı, bölgenin yüksek mimari içeren sanatsal yapısını da önemli hale getirmiş.
Angkor Wat ismi “Şehir tapınağı” anlamına geliyor. 1113-1150 yılları arasında Khmer II. Kralı Suryavarman tarafından bir Hindu tapınağı olarak inşa ettirildiyse de daha sonra Budist tapınağı olarak kullanılmaya başlanılmış. Tamamen Khmer mimarisinin sanatsal özelliklerini taşıyan Angkor Wat’ın dış cephesinde iki küçük, bir büyük kubbe bulunuyor. Bu kubbeler tanrıların yaşadığı kabul edilen Meru Dağı’nı simgelemek amacıyla yapılmış. Tapınak yaklaşık 1000 metrekarelik bir alanı kaplıyor ve çevresi 3.6 metre uzunluğunda duvarlarla çevrili.
Sanatsal ve kültürel açıdan oldukça değerli bu tapınak kemerler, lotus çiçeğini andıran kuleler, geçiş yollarını desteklemek amaçlı yapılmış yarı asma katlar, bağlantılı çıkıntılar, haç şeklinde teraslar ve tapınağın yakınında bulunan ormandan gelebilecek zararlara karşı koruyan derin hendeklerden oluşuyor.
Ayrıca dekoratif amaçlı yapılan duvar süsleri ve heykelciklerin büyük bir tasarım eseri olduğu gözlerden kaçmıyor.
Bu sanatsal ve kültürel değeri oldukça yüksek tapınak, imparatorluğun yıkılması ile ihmal edilmiş olsa da Hinduzimi yansıtan değerleri yüzünden hiçbir zaman tamamen kaderine terk edilmesine izin verilmemiş. Ancak bu önem bile yapıyı ağaçlardan ve yabani otlardan koruyamamış.
Batıda pek fazla bilinmeyen bu tapınak ilerleyen yıllarda Fransız bir gezgin olan Henri Mouhot ‘un seyahat notlarında yer almasıyla yeniden değer kazanmış. 19. yüzyılda da restorasyon çalışmalarına alınmasına karar verilmiş. Tapınak toprak yığınlarından ve yabani otlardan temizlenerek 1992 yılında Dünya mirası olarak korumaya alınmış. Ancak zamana ve hava şartlarına yenik düşen heykelciklerin çoğu parçalanmış ve restorasyon yapılmasına rağmen yenilenememiş. Kalan parçalar ise (duvar heykelleri) Alman Apsara Koruma projesi kapsamına alınmış.
Hindu dinine önem veren Kamboçya için Angkor Wat tapınağının manevi değeri oldukça yüksek. Bunu tapınağın resmini bayraklarında simge haline getirmeleriyle de kanıtlamışlar. Kamboçya’ya yolu düşenler için dünyanın en büyük ve en gizemli yapıları arasında sayılan Angkor Wat’ı görmeden gelmek, büyük bir talihsizlik sayılabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder