2019 ERKEN REZERVASYON FIRSATLARINI YAKALAYIN.... AYRICALIKLI OLMANIN TADINI ÇIKARTIN... DETAYLI BİLGİ VE REZERVASYON : 0224 225 4343 - 0534 835 86 85 (whatsapp)

Online Otel / Tatil Rezervasyonu


Booking.com

KUZEYİN KÜLTÜR BAŞKENTİ RİGA




Baltık ülkelerinin en haşarı, en renkli ve en kalabalık şehri Riga. Başkenti olduğu Letonya bile Riga’nın gölgesinde kalır çoğu zaman. Estonya, Letonya ve Litvanya’nın oluşturduğu Baltık birliğine politika, kültür ve sanat anlamında oldukça fazla değer katan bu kent, keşfedilesi detaylarıyla görülmeye değer.  Riga; Baltık ülkelerinin en büyük şehri olmasının yanı sıra Letonya‘nin da başkenti. Daugava Nehri‘nin Baltık Denizi’ne açıldığı noktada 1200’lü yıllarda kurulan şehir Orta Çağ’dan kalma mistik havası, yemyeşil parkları ve renkli gece hayatı ile günümüz ve tarihin en güzel harmanlandığı şehirlerden biri olarak kabul ediliyor. Kuzey’in Paris’i olarak anılan Riga; Orta Çağ mimarisinin korunduğu Eski Kent ile Eski Kent’i çevreleyen 19. ve 20. yüzyıldan kalma zarif binalar, tarihi doku ile bütünleşen iki katlı evler ve komünizm döneminden kalma çok katlı Sovyet binalarından oluşuyor. Arnavut kaldırımlı taş sokaklarla bezeli Eski Kent o kadar iyi korunmuş ki sizi adeta tarihin tozlu sayfalarında kaybolmaya davet ediyor. 
Riga listenizin ilk sırasında Aziz Peter Kilisesi  bulunuyor. Gotik mimarinin en güzel örnekleri arasında yer alan yapı 1209 yılında inşa edilmesine karşılık günümüze gelene kadar birçok defa yakılıp yıkılmış, tadile edilmiş ve yapıya pek çok yeni bölme eklenmiştir. 15. yüzyılda eklenen altar, 19. yüzyılda inşa edilen kule ve 1975 yılında kulenin ön cephesine yerleştirilen sadece akrebi bulunan saat yapıdaki değişimlerin örnekleri arasında yer alıyor. Aziz Peter Kilisesi günümüzde sadece dini amaçların dışında konser ve sergiler için de kullanılıyor. Ziyaretçilerin eski kenti yukarıdan seyredebilmeleri için yapıya sonradan eklenmiş olan kuleye bir asansör de inşa edilmiş. Belirli bir ücret ödeyerek siz de şehri 72 metre yükseklikten seyredebilirsiniz. 
1918 ile 1920 yılları arasında geçen Letonya Bağımsızlık Savaşı‘nda hayatını kaybedenler ve Letonya’nın özgürlüğü için savaşanlar için yapılan Özgürlük Anıtı  ülkenin en önemli anıtı olma özelliği taşıyor. Anıt asker heykellerinin bulunduğu bölümde oldukça yüksek bir sütun üzerinde Milda isminde bir kadın heykelinin ülkenin üç bölgesini temsilen elinde tuttuğu üç adet yıldızdan oluşan anıt; önemli sosyal olaylara ve törenlere de ev sahipliği yapıyor.
Baltık ülkelerinin en büyük Orta Çağ katedrali olan Riga Katedrali; genel olarak Dome Katedrali ismi ile biliniyor. Katedral aynı zamanda Riga baş piskoposunun ikametgahı olarak da kullanılıyor. 1211 yılında yapılmaya başlanan katedral birçok değişiklik geçirerek 13. yüzyılın ikinci yarısında tamamlanabildi. 15. yüzyılda ise yapıya şapel, orta ve yan nef eklenerek yapı bazilikaya dönüştürüldü. 1710 yılındaki Riga Kuşatması başta olmak üzere katedral birçok sefer zarar gördü ve defalarca kere restore edildi.
Riga Kalesi; Riga ve Livonya tarikatı arasında yaşanan çatışma sonrası yapılan anlaşma gereği 1330 yılında inşa edilmeye başlandı. Temelleri atıldığından 17. yüzyılın sonuna kadar sürekli inşaat aşamasında olan kale teknolojik gelişmeler gibi sebeplerden dolayı sürekli yenilendi, farklı bölmeler eklendi ya da yıkıldı. Kale 1922 yılından bu yana Ulusal Tarih Müzesi ve cumhurbaşkanı ikametgahı olarak kullanılıyor.
Daracık sokaklar arasında aniden önünüze çıkan şehir meydanı, kıpkırmızı kiremitleri ve rengarenk süslemeleri ile göz kırpan Kara Kafalılar Binası şehrin en önemli simgeleri arasında yer alıyor. Tarihte Kara Kafalılar Esnaf Locası olarak kullanılan bina günümüzde turizm ofisi olarak hizmet veriyor. Bina adını kara kafalılar olarak adlandırılan yabancı tüccarlardan alıyor. 
3 Biraderler Evler; Orta Çağ’da kullanılan Riga evlerinin orijinal mimarisini gözlemleyebilme şansını tanıyor. Siz de yüzyıllar öncesinin Avrupa’sını merak ediyorsanız, Orta Çağ’da Riga’da yaşayan insanların konakladıkları evlere göz atarak bir fikir sahibi olabilirsiniz. 17, 19 ve 21 numaralı evlerin hangi tarihlerde inşa edildiğini üzerilerinde bulunan bilgilerden öğrenebilir, genel hatları ile Riga evlerini tanıyabilirsiniz.
Riga listenizdeki en ilginç yerlerden olan ve Riga’nin simgesi haline gelen yapılardan biri olan Kedi Evi; Büyük Lonca‘nın tam karşısında yer alıyor. Çatısında iki kule ve bu iki kulenin üzerinden Büyük Lonca’ya sırtını dönmüş birer adet kızgın kedi bulunan sarı bir bina olan Kedi Evi hakkında pek çok şehir efsanesi de bulunuyor. Bu rivayetler arasında hiç kuşkusuz en dikkat çekeni Büyük Lonca’dan atılan kızgın bir tüccarın öç almak için bu binayı inşa ettirmesi ve kızgın kedilerle Büyük Lonca’ya mesaj göndermesi.
1698 yılında inşa edilen İsveç Kapısı; İsveç’in Riga’daki hakimiyetinin son sembolü olarak görüldüğü için son derece önemli yapılar arasında sayılıyor. 1621 ve 1711 yılları arasında Riga’yı işgal eden İsveç’in bıraktığı eserlerden biri olan kapı, veba salgını sırasında çıkan olaylarla birlikte tanınıyor.
Letonya’da devam eden Rus etkisinin en önemli örneklerinden biri olan Riga Rus Ortodoks Kilisesi; 1800‘lü yıllarda inşa edilmiş. Ruslar kültürleriyle olduğu kadar dinleriyle de Leton halkını büyük ölçüde etkilemişler. Büyük çoğunluğu Ortodoks olan Leton halkı Eski Şehir diye adlandırılan bölgenin dışında yer alan bu kiliseyi oldukça seviyor ve hafta sonları hiç yalnız bırakmıyor.
Tarihi 14 yüzyıla kadar dayanan Ulusal Opera ve Bale Binası; Eski Riga ve Riga Şehir Kanalı arasında yer alıyor. İlk yapıldığında ahşap olan bina halkın talebine cevap vermediği için yıkılıp tekrardan inşa edilmiş. Her zaman birbirinden güzel oyunların sergilendiği bina en coşkulu zamanını her yıl düzenlenen Opera Festivali zamanında yaşıyor.
Letonya Etnografya Açık Hava Müzesi; Leton halkının 4500 yıllık tarihine yakından bakmanız için size bir fırsat sunuyor. Kurzeme, Litzeme, Latgale ve Zemgale olmak üzere 4 farklı bölgeden oluşan Letonya’nın her bir bölgesinin kültürel özellikleri birbirinden oldukça farklıdır. Müze; dört farklı bölgenin kendine has özelliklerini gözlemlemeniz adına nasıl evlerde konakladıklarından neler giydiklerine kadar oldukça geniş bir yelpazede incelemenize yardımcı oluyor. Şehrin Orta Çağ dönemine denk gelen kuruluşu ve Eski Şehir olarak adlandırılan bölgede ağırlıklı olarak Orta Çağ dokusunun görülmesi sebebiyle müzede Orta Çağ dönemine de büyük yer ayrılmış. Siz de müzeyi ziyaret ederek Orta Çağ’da kullanılan alet ve araçlardan kıyafetlere kadar bütünüyle bu dönemi deneyimleyebilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder