2019 ERKEN REZERVASYON FIRSATLARINI YAKALAYIN.... AYRICALIKLI OLMANIN TADINI ÇIKARTIN... DETAYLI BİLGİ VE REZERVASYON : 0224 225 4343 - 0534 835 86 85 (whatsapp)

Online Otel / Tatil Rezervasyonu


Booking.com

OSMANLI’NIN İZLERİNİ TAKİP EDİN – BOSNA HERSEK



SAVAŞ YARALARINI SARAN BOSNA HERSEK, TARİHİ VE DOĞAL GÜZELLİKLERİYLE SİZLERİ BEKLİYOR.
Bosna Hersek geçirdiği zor günlerin ardından tarihi mirasını bugün ziyaretçileriyle paylaşıyor. Osmanlı egemenliğindeki dönemin yansımalarını hala taşıyan ülkenin doğal güzellikleri de görülmeye değer.
Gezinize Saraybosna’nın tarihi ve kültürel merkezi olan Bascarsija yani Başçarşı’dan başlayabilirsiniz. Başçarşı Camii, Gazi Hüsrev Bey Camii, Saat Kulesi, Başçarşı Medresesi ve Morica Hanı gibi birçok tarihi yapıyla çevrelenen çarşı tarih boyunca deprem ve yangın gibi sebeplerle biröok kez yıkılıp yeniden yapışmış. En canlı olduğu dönemlerde 80 kadar esnaf loncasını barındıran çarşı bugün turistlerin uğrak noktası.

Gazi Hüsrev Bey Camii
Osmanlı mimarisinin Balkanlar‘daki en güzel örneklerinden biri olan Gazi Hüsrev Bey Camii’ne uğrama zamanı. 51 penceresinden sızan ışık, yerdeki değerli halılarla adeta oyun oynuyor bu camide. Saraybosna’da adı Gazi Hüsrev Bey olan birçok yapıyla karşılaşınca aklınız karışmasın. İsa Bey’in ardından Saraybosna’nın ikinci kurucusu olarak bilinen bu hayırsever sancak beyi, gerçekten de kente damgasını vurmuş. Başçarşı’da onunla bütünleşmiş muhteşem bir külliye içinde bulunan camii, kendi türbesi, medrese, kütüphane, hamam gibi yapılar bulunuyor.

Tarihin peşinde
Başçarşı’daki Brusa yani Bursa Bezistanı, Osmanlı döneminin en ünlü paşalarından biri tarafından yaptırılmış. Kanuni döneminin büyük vezirlerinden olan ve Mihrimah Sultan ile evliliği sebebiyle Damat lakabıyla tanınan Rüstem Paşa, Saraybosna’da Hırvat bir ailenin çocuğu olarak doğmuş. Bir kapalı çarşı olarak inşa edilen yapı, adını içinde satılan Bursa işi ipeklilerden almış ve bugün müze olarak ziyaretçilerini karşılamaya devam ediyor.

İsa’nın Kalbi
Saraybosna İslam, Yahudi, Katolik ve Ortodoks kültürlerini bünyesinde barındıran, çok dinli ve çok kültürlü bir kent olduğunu her fırsatta belli ediyor. 1889’da inşa edilen “İsa’nın Kalbi” Katedrali de kentin en çarpıcı katolik yapısı olarak öne çıkıyor. Katedralin içinin olduğu gibi önü de özellikle haftasonlarında son derece kalabalık oluyor.

Ulusal Müze
Bosna-Hersek Ulusal Müzesi, 1888 yılında Bosna-Hersek’in Batılı anlamda ilk bilimsel ve kültürel kurumu olarak kurulmuş. Müzede arkeoloji, etnoloji, doğa tarihi ve kütüphane bölümleri son derece kapsamlı bir koleksiyona sahip.
Köprülerden manzarayı izleyin Saraybosna’nın yemyeşil doğasının tadını çıkarmak için en güzel yerler elbette köprüler. Miljacka Irmağı üzerine kurulu Latin Köprüsü şehir içinde korunmuş köprüler arasında en eski olanı. Adının Latin olduğuna bakmayın, bu köprü de diğer birçoğu gibi aslında bir Osmanlı mirası. Fakat köprü bundan daha öte bir tarihsel önem taşıyor. Avusturya-Macaristan Kralı Ferdinand’a düzenlenen ve I. Dünya Savaşı’nı başlatan suikast işte tam da burada gerçekleştirilmiş.

Mostar’a gidiyoruz
Sabah erken yapacağınız birkaç saatlik yolculukla, iç savaşın yaralarını sarmaya devam eden Bosna-Hersek’in en görülmeye değer şehirlerden bir diğerine, Mostar’a varabilirsiniz. Mostar, 2005 yılında Dünya Mirası Listesi’ne eklendi. Bir kentten çok şirin bir kasabayı andıran Mostar’ın küçük sokaklarında biraz gezerek mimarinin tadını çıkarabilirsiniz. Binalardan birçoğunun halen bomba ve kurşun izleri taşıması hüzünlü; ancak kent yine de güzelliğini korumakta inatçı.



Mostar Köprüsü

İç savaştaki yıkımın en çarpıcı olan Neretva Nehri üzerindeki Mostar Köprüsü’nü yeniden dimdik ayakta görmenin sevincini yaşayacaksınız. Yıkılan eski köprünün taşları su al- tından çıkarılarak tek tek işaretlenmiş ve Osmanlı’nın Bosna-Hersek’teki en güzel eserlerinden olan köprü, eskisini aratmayacak biçimde, yine bir Türk inşaat şirketi tarafından yeniden yapılmış. Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından inşa edilen Mostar Köprüsü’nün bir yanında Müslüman Boşnaklar diğerinde ise Katolik Hırvatlar yaşamaya devam ediyor. Mostarlı bazı gençler, para karşılığında nehirden 24 m yüksekte olan köprüden atlayarak turistik fotoğraflara konu oluyor. Öğle yemeğinizi de köprü çevresindeki çok sayıda restoran ve kafeden birinde yiyebilirsiniz.

Koski Mehmed Paşa Camii
Köprüye oldukça yakın olan Koski Mehmed Paşa Camii, 1617 yılında yapılmış ve kentin ikinci büyük camisi. İç savaş boyunca oldukça ağır hasar gören cami, daha sonra yeniden inşa edilen yapılar arasında. Caminin minaresine tırmanarak Mostar’ın, nehrin ve köprünün muhteşem manzarasını izlemek ve fotoğraflamak mümkün.

Hersek bölgesinin en güzeli…
Çarpıcı bir Mimar Sinan Eseri olan Karagöz Bey Camii de savaş sırasında yıkılmış. Cami kent merkezinin biraz dışında kalıyor ama Mostar’ın ne kadar küçük olduğunu düşünürseniz, çok da büyük bir mesafe sayılmaz. Onarımının ardından Mostar Köprüsü ile aynı gün hizmete giren cami, Hersek bölgesinin en güzel ve en büyük camisi olarak öne çıkıyor.

Balagay’da doğanın büyüsü…
Mostar’ın 12 km kadar güneyinde bulunan Blagaj ya da Balagay, size Avrupa’nın en muhteşem doğal güzelliklerinden birini görmeyi vaad ediyor. Buna Irmağı’nın kaynağında yer alan Bektaşi Tekkesi ise buralara kadar gelmişken gerek konumu ve manzarası gerekse de tarihi önemiyle mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir nokta. Rivayete göre Osmanlı henüz Balkanlar’a gelmeden çok önceleri Sarı Saltuk Balagay’a gelmiş ve pos- tunu buraya, dağın altındaki mağaranın yanına sermiş. Yine rivayete göre tekkedeki iki sandukadan biri Sarı Saltuk’a, diğeri ise Aşık Paşa’ya ait. Balagay’a Mostar’dan otobüslerle ulaşmak mümkün.

Ne yenir?
Ünlü Boşnak böreği günün her saatinde yenebiliyor. En popüler olanı kıymalısı. Peynirli olanına “sirnica” deniliyor, ıspanaklısına “zelyanica”, patateslisine de “krompirusa”. Yaygın olan bir diğer yiyecek ise köfte. Bosna-Hersek usulü köfteye “cevapi” ya da “cevapcici” deniyor. Türkçe’deki “kebap” kelimesinden alınmış. 400 yıllık geçmişi olan, koyun ya da sığır etinden yapılan “cevapi”, “somun” adı verilmiş yassı ve yuvarlak ekmek ya da pide arasında yeniyor; bol soğanlı, yanında yoğurt ikram ediliyor. Geleneksel yemeklerden bir diğeri olan “bosanski lonac”, güveç kap içinde fırına verilen ve yavaş yavaş pişirilen et ve sebzeden oluşuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder