2019 ERKEN REZERVASYON FIRSATLARINI YAKALAYIN.... AYRICALIKLI OLMANIN TADINI ÇIKARTIN... DETAYLI BİLGİ VE REZERVASYON : 0224 225 4343 - 0534 835 86 85 (whatsapp)

Online Otel / Tatil Rezervasyonu


Booking.com

INKALARIN KAYIP ŞEHRİ: MACHU PICCHU

Bulutların arasından gökyüzüne uzanan bir dağın tepesine kurulmuş bir Machu Picchu son ve uzun süre kayıp olan İnka başşehri. Etrafında nehirlerin yarattığı derin kanyonlarla çevrili tek başına sarp kayalıklar üzerinde yükselen bu tepe nasıl olur da bir yerleşim bölgesi olur diye insanı hayrete düşürüyor.
Kanyonun dört bir yanından yaklaşabilecek her türlü tehlikeyi gözetlemek, gün doğumu ve batışına hakim olması, su kaynaklarına yakın oluşu ve işlemeye elverişli kayalık yapısı ile mükemmel bir yerleşim fırsatı sunmuş işte. Şehrin inşaasının 25 yıl sürdüğü tahmin ediliyor, önce en alttaki surları, üzerine depreme ve erozyona dayanıklılık için kayalardan korumaları, ardından taraça taraça ekim alanlarını, üzerine yerleşim için evleri ve üretim alanlarını, en tepeye de tapınak, gözlem evi ve mezarları Piramit gibi yükselen şehrin ortasında ise şehrin meydanı yerleştirilmiş.

Machu Picchu (okunuş: Maçu Piççu veya Maçu Piçu, , bugüne kadar çok iyi korunarak gelmiş olan bir İnka antik şehridir. 7 Temmuz 2007 tarihinde Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri olarak seçilmiştir.

And Dağları'nın bir dağının zirvesinde, 2.360 m yükseklikte, Urubamba Vadisi üzerinde kurulmuş olup Peru'nun Cuscoşehrine 88 km mesafededir. Şehir, İnkalı bir hükümdar olan Pachacutec Yupanqui tarafından 1450 yılları civarında inşa ettirilmiştir. İspanyol istilacılar 1532 yılında buraları işgal ederken sık dağlar arasında kalmış bu şehir, istilacılar tarafından fark edilmemiş ve bu sayede zarar görmemiştir. Machu Picchu 200'den fazla merdiven sistemiyle birbirine bağlı olan taş yapıdan oluşur. Şehrin 3000 basamağı bugün hâӀâ gayet iyi durumdadır.
 
Kuruluş amacı ve anlamı tartışma konusudur. Günümüze gelmeyi başarmış bilimsel kanıt içerikli çok fazla ipucu bulunmamasından sadece tahminler yapılabilmektedir. Bu yüzden o zamanlardaki adı bilinemeyen şehir, ismini bugün yakınlarda olan bir dağ zirvesinden almıştır. Şehrin tarım alanı olarak kullanılan teraslardan oluşan bölümleri, Eski Zirve (Quechua dilinde: Machu Picchu) denen dağın eteklerindedir. Şehrin sonunda ise Genç Zirve (Quechua dilinde: Wayna Picchu) yükselir.

İnkalar doğaya hükmetmek yerine doğa ile uyum içerisinde yaşayan bir topluluk. Kaderlerinin doğanın insafına kaldığını bildikleri için, güneş, rüzgar, yağmur gibi büyük doğal güçleri tanrılaştırarak onlara ibadet etmişler. Yaşamı aydınlatan güneş, yağmur mahsüllerini sulayarak can veren, ay doğurganlığı yöneten, yıldızlar hem yön belirleyici hem de önemli olaylara yön veren güçler olarak görülürmüş. Bu sayede sulama, tarım ve astrolojide çok ileri teknikler geliştirmişler. Yıldızlar ile yönlerinini bulup, tohumlarını ona göre ekmişler, el yapımı kanallar ile suyu tarım alanlarına taşımış ve yüzlerce farklı tohumu taraça tekniği ile tüm şehri doyurabilecek sayıda mahsül verebilecek verimlilikte yetiştirmişler.
 
Yağmur sezonunda ekip biçmekle uğraşıp, kuru sezonda ise elde ettikleri mahsülleri, serin ve kuru kalacak şekilde kuzeye bakan tepelerde taştan inşaa ettikleri depolarda saklamışlar. Ve şehrin tümü için yıl boyu yiyecek sağlamayı başarmışlar.  Aslında çok yoğun bir deprem bölgesinde yer alan Machu Picchu’da dağların tepesindeki tapınaklar ve yerleşim birimlerinin ayakta kalabilmesinin sebebi, İnkaların uyguladığı ileri antisismik teknikleri ile inşaa etmeleri.

Yani aynı kıtada düzlüklerde birçok kabile avcı toplayıcı olarak yaşarken, Inkalar dağların tepesinde çok gelişmiş bir yerleşik düzen yaratmayı başarmışlar.

Taş yapıların üzerinde gördüğünüz sembollerin hepsinin özel anlamları var. Yılan yeraltı ve su, Puma yaşadığımız dünya, akbabalar ruhsal dünya, İnka hacı olan Chakana doğa anayı temsil ederken, bu doğa üstü güçlerin yarattığı Ay, Güneş, Gezegenler, Yıldırım, Şimşek, Yağmur tapınılan tanrılar.

Tekstil ürünleri ise hikayelerini nesilden nesile anlatmış için dekoratif birer kanvas ve de  hem çocuklarını hem de eşyalarını taşımak için en değerli hazineleri olmuş.

2. ve 16. yüzyıl arasında And Dağlarında ve eteklerinde büyük bir imparatorluk kuran Güney Amerika yerli halkı. 15. yüzyılın başlarında topraklarını genişletmek için fetihlere girişmiş İnkalar, 16. yüzyılda Büyük Okyanus kıyısı ve And Dağları boyunca, bugünkü Ekvator ülkesinin kuzey sınırından Şili’nin orta kesimlerindeki Maule Irmağı’na kadar uzanan ve yaklaşık 12 milyon kişilik dev bir imparatoluk haline gelmiş. İnkalar son derece ileri mimari teknikleri ile hala ayakta olan sulama sistemleri, saraylar, tapınaklar ve kaleler inşaa etmişler.

Ancak 1524’de İspanya adına ilk keşif serüvenini gerçekleştiren Francisco Pizzaro 1531’de küçük bir ordu ile geri dönerek, İnka hükümdarı Atahualpa’yı kurduğu bir tuzağa düşürüp öldürüp, hükümdarlığı ele geçirip, İnka topraklarında İspanyol egemenliğini ilan etti.

Çoğu katledilen İnka soyundan gelen az sayıda yerli, And Dağlarındaki köylülere yerleşti. Bugün Peru nüfusunun %45’ini oluşturan Keçuva (Quechua) dilini konuşan bu yerliler hala geleneksel yöntemler ile tarım ve hayvancılık yapıyorlar.




Telefon : 0 224 225 43 43


 Gsm : 0 534 835 86 85                        Faks : 0 224 225 43 53                          e-mail : info@perisos.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder