Hayatınızda mutlaka bir kez görmeniz gereken pramitler hemen şehrin yanında bulunuyor.
Yüzünüzü ne tarafa çevirseniz inanılmaz bir sürat içinde sürüp giden yaşamla göz göze geliyorsunuz. Ve hiç kuşkusuz kentin heryerinde hiçbir şeyin yok edemeyeceği misafirperverlik tekrar tekrar karşınıza çıkıyor. Dünyanın en kalabalık ikinci kentindesiniz. Gündüz ve gece her yerden insanlar çıkıyor karşınıza. Burası Hilton’ları ve gökyüzüne karşı uzanan Samsung reklam panolarıyla bir 20. yüzyıl kenti. Şehir merkezinde çılgın bir şekilde dönüp duran koşuşturmaca ve Martini içilen mekanların sıra sıra dizildiği bulvarlar arasındaki kent;
Avrupalı kentsel düzen kavramını yerlebir ediyor. Görünür bir düzeni olmamakla birlikte trafiğin kuralları var. Yeşil; “geç”, kırmızı; “hızlı geç” anlamına geliyor. Müslüman mahallelerin pazarlarında büyüleyici bir itiş kakış hakim.
Bir gelgitin içinde dönüp duran akıntı insana öylece izlemekten başka bir seçenek tanımıyor. Daha net bir perspektif için kenti 1960’ların Kahire Kulesi’nin dönen restoranından izlemeyi deneyebilirsiniz. Yalpalamasına ve insanı sarsmasına karşın, Nil Nehri’nde akıntı ve rüzgarla sürüklenmiş “felluca”ları, Los Angeles’ı hatırlatan otobanlardaki ağır,cansız trafiği ve belediye havuzlarında oynayan mutlu Kahire halkını görebilirsiniz.
KAHİRE’DE GÖREBİLECEĞİNİZ YERLER
DÜNYANIN EN ESKİ TAŞ YAPISI
Kahire’den güneye doğru, kum fırtınaları içindeki Saqqara’nın Step Piramiti yakınlarındaki Said karayolunda bir taksiyle ilerlerken, kentin yavaş yavaş hurma ve palmiyelerle dolu geniş bir peyzaja doğru yol aldığını görür ve çölle karşı karşıya ge- lirsiniz. Dünyanın en eski taş yapısı, “Atalarımızın anıtlarını görmeye gelen gezginleriz” diye çevrilebilecek duvar yazılarıyla kaplanmış. Olağanüstü değil mi? 3000 yıldan daha yaşlı olan bu yapı hayret verici bir şekilde 19. yüzyıl hanedanının tatilcileri tarafından duvar yazılarıyla doldurulmuş. Turizm için bu bölümlerde yeni bir şey yok ama mutlaka gitmelisiniz.
PİRAMİTLERDEN BAŞLAYIN
İlk önce Giza Piramitleri’ni görün. Dördüncü hanedan krallarının mezarları (Keops, Kefken, Mikerinos) esrarengiz bir biçimde, şimdi Kahire’nin banliyösünde bulunan kireçtaşı platolarında 4500 yıldır ayakta.
Tahrir Meydanı’nda tarihi bina içinde bulunan Kahire Müzesi uğramanız gereken noktalardan biri. Burası inanılmaz hazinelerle dolu. Piramitlerden çıkarılan mumyalar, altın masklar, görülmeye değer. Kahire Müzesi Mısır’ın antik dünyasının kalbi neredeyse. Mısır’ın hangi şehrine giderseniz gidin fotoğraf çekerken dikkatli olun. Ülkedeki en büyük problemlerden biri de fotoğraf çekmek. İnsanlar makinelere karşı çok hassas. Bu nedenle izin alarak çekim yapmayı tercih edin. Bir diğer önemli not ise bahşiş için etrafınızı saran kalabalıktan korunmanız gerektiği…
KAHİRE KULESİ
Kahire’de mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri de Nil nehri’nin hemen yanı başında yer alıyor. Ana girişinde yer alan devasa ağacı ve köklerini mutlaka görün. Kahire Kulesi, 180 m yüksekliğinde bir yapı. Tepesinde iki katlı döner restoranı var. Manzarası tüm Kahire’ye hakim.
ÖLÜLER ŞEHRİ
Kahire Kalesi’ne giderken, “Ölüler Şehri” olarak anılan Memlük Mezarlığı’na gidin. Günümüzde burada yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı belirtiliyor. Kaldırılması için Mısır’da tartışmalar yapılan eski mezarlıklarıda gezin. Çünkü orada mezarlık bekçilerinin mezar üstlerinde evleri yer alıyor.
FELLUKA GEZİSİ
Kahire’ye gidince yapılacaklardan biri de, Nil Nehri üzerinde felluca’larla gezmek. Başta size pek güvenli görünmese de yaşanması gereken bir deneyim.
RAMSES TREN İSTASYONU
Kahire’nin bir anlamda kalbinin attığı yer sayılan istasyondan ülkenin her tarafına trenler kalkıyor. İnanılmaz kalabalık sizi şaşırtmayacak. İskenderiye, Luxor, Aswan gibi şehirler başta olmaz üzere her yere tren bulabilirsiniz.
AL FETİH CAMİİ
Kahire’deki en yüksek minareli camisini geziniz sırasında ziyaret etmelisiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder