“Bu yaz farklı bir yere gitsem” diyerek hala tatil planı yapmamış olanlar üzülmesin yaz ayları henüz bitmedi. Bu yaz diğerlerinden farklı olsun hem gözümüz hem de midemiz bayram etsin diyenler işte size yeni bir öneri…
Brüksel, Belçika’nın başkenti. Toplam nüfusu 1 milyonu geçmeyen bu şehir aslında adının anlamı gibi (bataklığın içindeki yerleşim) birkaç yüzyıl öncesine kadar bataklık olarak biliniyormuş. Daha sonra bataklığın kurutulması ile bu güzel şehir inşa edilmiş.
İyi ki de edilmiş diyoruz çünkü siz de gezip gördükten sonra aynı şeyi düşüneceksiniz emin olun.
Aslında bu şehre göçmenler şehri de diyebiliriz. Çünkü nüfusun neredeyse %28’ini Kongolu Afrikalılar ve Türkler oluşturuyor. Bu da sokaklarında dolaşırken pek yabancılık çekmeyeceksiniz demek oluyor.
Brüksel’e gittiğinizde sizi ilk karşılayacak olan yer Grand Place meydanı. Bu meydan şehrin hem en eski hem de en ünlü alanı. Meydan çevresinde pek çok mimari yapı barındırsa da bunların arasında en dikkat çekeni belediye binası ve Manneken Pis (işeyen çocuk heykeli)dir. Her yıl yüzlerce turistin merakla ziyaret ettiği aynı zamanda Brüksel’in sembolü haline gelen bu heykel için pek çok efsane anlatılmakta.
Tatilinizi Ağustos ayına denk getirseniz her iki senede bir düzenlenen çiçek halı festivalini de yakalamanız mümkün. Toplam 1.800 metrekarelik alana yerleştirilen rengârenk begonvillerin görüntüsü görülmeye değer.
Her ne kadar fazla büyük olmayan bir şehir olsa da Brüksel turunu bir güne sığdırmak haksızlık olur. Galeries Royales de Saint Hubert, Müzik enstrümanları ve kostüm müzesi, Botanik bahçesi, Adalet Sarayı, Japon Kulesi, Place Royal (eski kraliyet sarayı) muhteşem görünümlü borsa binası görmek isteyebileceğiniz en tanınmış binalardan sadece bazıları.
Ayrıca ‘’Alışveriş yapmadan dönmem’’ diyenler için Rue Neuve Sokağı mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri. Araç trafiğine kapatılmış sokakta dünyaca ünlü pek çok markanın satıldığı mağazaları bulabilirsiniz.
Brüksel’in sadece görsel açıdan değil aynı zamanda mutfağı ile de sizi memnun edeceğinden bahsetmiştik. Eğer siz de onlar gibi yemeği ihtiyaç değil de adeta bir şölen olarak değerlendiriyorsanız keyfini çıkarın diyoruz. Özellikle waffle ve çikolata cenneti olarak bilinen şehirde pek çok çikolata dükkânına rastlayabilirsiniz. Ancak tattığınız ve aldığınız çikolatalarla midye ve patates kızartması yemeden karnınızı doyurmayın.
Place du Chatelain pek çok restoran bulabileceğiniz oldukça popüler bir bölgedir. Özellikle Brüksel mutfağını bulabileceğiniz bu alanda ayrıca İtalyan, Fransız mutfağının lezzetlerini de tadabilirsiniz. Ancak Brüksel’e gelip de ülkeye ait lezzetleri tatmamak olmaz. Bunun için de turistler için en bilindik yer olan Chez Leon’a gitmelisiniz. Ucuz olmakla birlikte güzel bir yer olan bu mekânda midye, patates kızartması ve deniz ürünleri çorbasını tatmalısınız. İçecek konusunda da oldukça kendine güvenen ülkenin şaraplarını ve biralarını tattığınızda bayılacaksınız.
Akşam yemeğini geçiştirmeyip şık bir restoranda değerlendirmek isteyenler kendi halkının da genellikle tercih ettiği ve ülkedeki pek çok Michelin yıldızına sahip restoranlardan biri olan Aux Armes de Bruxells’i tercih edebilir. Bunun dışında Place du Grand Sablon ’da bulunan Au Vieux St. Martin ya da Rue du Chatelain’ deki Odette en Ville ülke lezzetlerini şık bir restoranda yemek isteyenler için farklı seçenekler olabilir.
Telefon : 0 224 225 43 43
Gsm : 0 534 835 86 85 Faks : 0 224 225 43 53 e-mail : info@perisos.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder